16 Mart 2014 Pazar

İklimin İnsan ve Çevre Üzerindeki Etkileri

İklimin İnsan ve Çevre Üzerindeki Etkileri

İklimin Doğal Bitki Örtüsüne Etkisi
Bir bölgede ormanın bulunması, alt ve üst sınırının belirlenmesi doğrudan iklimin kontrolü altındadır. Ormanın yataydaki (enleme bağlı) ve dikeydeki (yükseltiye bağlı) üst sınırını sıcaklık belirler. Yağış ise orman örtüsünün alt sınırını belirleyen önemli bir iklim elemanıdır. Ayrıca yağış miktarı ormanın yoğunluğu üzerinde etkindir. Bir yerde bitki örtüsündeki çeşitlilik de iklim elemanlarına bağlıdır.


İklimin Tarım Koşullarına Etkisi
Bir bölgenin sıcaklık ve nem koşulları tarım ürünlerini, sulamaya duyulan gereksinimi etkilemektedir.Yaz kuraklığının belirgin olduğu bir yerde sulamaya duyulan gereksinim fazladır. Buna kuraklık sınırı denir.
Tarımsal etkinlikleri sınırlandıran diğer bir etken de düşük sıcaklıktır.
Sıcaklık kutuplara doğru ve yükseklere çıkıldıkça düşer. Belli bir yerden sonra tarımsal etkinlik sona erer. Ancak, bazı ürünler düşük sıcaklığa daha dayanıklı olduğundan tarım alanları kutuplara daha yakındır.
UYARI : Tarımın yükselti sınırı, tropikal kuşakta 4000 m, Türkiye’de 2000 m 
civarındadır.


İklimin Toprak Oluşumuna Etkisi
Bir bölgedeki toprağın türü, oluşum süresi ve derinliği iklimle yakından ilişkilidir. Değişik iklim bölgelerindeki topraklar birbirinden farklıdır. Örneğin nemli bir bölgede yağışlar ve yüzey suları ile toprağın içindeki kireç ve mineraller yıkanır. Çöllerde ise yağış azlığı nedeniyle topraktaki yıkanma minimum düzeydedir.

İklimin Kara ve Deniz Sularına Etkisi
İklimin, karalardaki suların oluşumu ve özellikleri üzerinde önemli etkisi vardır. Akarsular, göller, yer altı suları ve kaynaklardan oluşan kara sularının fiziksel ve kimyasal özellikleri ile su potansiyelleri iklimle yakından ilişkilidir. İklim, akıntılar, denizlerin su sıcaklığı ve tuzluluk oranı üzerinde de etkilidir.

İklimin Yer şekillerine Etkisi
Bir bölgede etkili olan dış güçler (akarsular, buzullar, rüzgarlar) bölgenin iklim koşullarına bağlı olarak değişir.
Örneğin Türkiye’de akarsuların oluşturduğu yer şekilleri yaygınken, İsveç, Norveç gibi soğuk enlemlerdeki ülkelerde buzul şekilleri yaygın olarak görülmektedir.

İklimin Nüfus ve Yerleşmeler Üzerine Etkisi
Yeryüzünde nüfusun dağılışı büyük ölçüde iklimin kontrolü altındadır. Nüfusun yatay dağılışı incelendiğinde, nüfusun yoğun olduğu ülkelerin Orta Kuşak’ta toplandığı görülür. Buna karşın sıcak ve kurak çöller ile kutuplarda nüfus yok denecek kadar azdır. Yerleşmelerin dikey dağılışı ise yükseltiye ve denize olan uzaklığa bağlıdır. Ayrıca nüfusa bağlı olarak yerleşmelerin yoğunluğu ve büyüklüğü de iklimle ilişkilidir.

İklimin Konut Tiplerine Etkisi
Bir yerin iklim koşulları ile konut tipleri ve yapı malzemesi arasında yakın bir ilişki vardır. Örneğin kar yağışının etkin olduğu yerlerde evler dik çatı yapılırken, sıcak ve kurak iklim koşullarının etkin olduğu yerlerde kalın duvarlı, küçük pencereli ve düz çatılı yapılır. Kent yerleşmelerinde ise yapılaşma, iklim koşullarından bağımsızdır.

İklimin Turizme Etkisi
Yıl boyunca sıcaklık koşullarının uygun olduğu kıyı bölgeleri deniz turizminin geliştiği yerlerdir. Örneğin Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde deniz turizmi çok gelişmiştir.
Ayrıca yüksek dağlarda ve yüksek enlemlerdeki kar yağışına bağlı olarak yapılan kış turizmi de iklimin kontrolü altında gelişmiştir.
UYARI : İklim özellikleri benzer bölgelerde;
doğal bitki örtüsü,
tarımsal etkinlikler,
akarsu rejimleri,
konut tipleri ve yapı malzemesi,
turizm etkinlikleri,
insanların gereksinimleri (giyim beslenme) benzer özellikler gösterir.

Nemlilik ve Nem Hesaplamaları


Nemlilik
Nem
Yeryüzündeki su kütlelerinden buharlaşan su, atmosferin nemlenmesine yol açar. Atmosferdeki su buharına hava nemliliği de denir. Önemli bir sıcaklık etmeni olan atmosferdeki su buharının miktarı, yere ve zamana göre değişir.
Atmosferde nemliliğin dağılışını etkileyen etmeler.
Buharlaşma
Atmosferdeki nemin kaynağı yeryüzündeki su kütleleridir. Sıcaklık arttıkça, havadaki nem açığı arttıkça, su yüzeyi genişledikçe, rüzgar estikçe, basınç azaldıkça, 
buharlaşma artar.
Sıcaklık
Sıcaklığın yüksek olduğu yerlerde havanın nem alma kapasitesi de yüksek olduğu için buharlaşma artar, düşük olduğu yerlerde ise buharlaşma azalır.

Yükseklik
Ağır bir gaz olan su buharı, yerçekiminin etkisiyle fazla yükselemez. Yoğunlaşma sonucu yağış tekrar yeryüzüne düşer. Yükseldikçe hava soğuyacağından havanın su buharı taşıma kapasitesi dolayısıyla buharlaşma azalır.

Basınç
Yüksek basınç alanlarında alçalıcı hava hareketi buharlaşmayı engeller. Çünkü alçalan havanın yoğunluğunun artması su buharının yükselmesini önler. Alçak basınç alanlarında ise yükselen havanın yoğunluğu daha az olacağı için buharlaşma daha kolaydır.

Mutlak ve Bağıl nem grafiği
Mutlak Nem (Varolan Nem)
1m3 havanın içindeki su buharının gram olarak ağırlığına mutlak nem denir. Mutlak nem, sıcaklığa bağlı olarak, Ekvator’dan kutuplara doğru, denizlerden karalara doğru ve yükseklere çıkıldıkça azalır.
Maksimum Nem (Doyma Miktarı)
1m3 havanın belli bir sıcaklıkta taşıyabileceği nemin gram olarak ağırlığıdır. Hava kütleleri ısındıkça genleşip hacimleri artar. Bu nedenle nem alma ve taşıma kapasiteleri de artar. Eğer hava taşıyabileceği kadar nem alırsa doyma noktasına ulaşır ve doymuş hava adını alır.
Örneğin : 20°C sıcaklığa sahip bir hava kütlesinin taşıyabileceği nem miktarı 17,32 gr/m3’tür. Bu hava kütlesinin sıcaklığı 30°C’ ye yükseldiğinde havanın hacmi genişleyeceği için taşıyabileceği nem miktarı da artar ve doyma noktası 30,4 ge/m3’e yükselir. Bu nedenle hava kütlesinin doyması için aradaki fark (13.08 gr) kadar nem 
yüklenmesi gerekir.
UYARI : Hava kütleleri, genellikle doyma noktasının üzerinde nem taşıyamaz.
Bağıl Nem
Hava her zaman taşıyabileceği kadar nem yüklenmez. Genellikle havadaki su buharı miktarıyla doyma miktarı arasında bir fark bulunur. Bu farka doyma açığı (nem açığı) 
denir.
Belli sıcaklıkta 1m3 havanın neme doyma oranına ise bağıl nem denir.
Bağıl Nem = Mutlak Nem (Varolan Nem) x 100
Maksimum Nem (Doyma Miktarı)

Formülü ile hesaplanır.
Bağıl Nemi Artıran Etkenler
Bağıl nem, mutlak nemin artması ya da hava sıcaklığının azalması nedeniyle artar.
Mutlak Nemin Artması
Mutlak nem bakımından fakir, diğer bir deyişle doyma açığı bulunan bir hava kütlesi denizler üzerinden geçerken buharlaşma yolu ile ya da mutlak nemi kendisinden daha çok (doyma noktasına yakın) olan bir hava kütlesi ile karşılaştığında karışma yolu ile mutlak nem bakımından zengin hale gelir. Hava kütlesinin sıcaklığı değişmeden nem kazandığı için bağıl nemi de artar.
Hava Sıcaklığının Azalması
Hava kütlesi kendisinden daha soğuk bir hava ile karşılaştığında ya da soğuk bir zemin üzerinden geçtiğinde sıcaklığı düşer. Böylece nem miktarı değişmeden sıcaklığı düşen hava kütlesinin bağıl nemi artar.
Mutlak Nem, Maksimum Nem ve Bağıl Nem İlişkisi
Bir yerdeki yağış oluşumu mutlak nem (varolan nem) ile maksimum nem (doyma noktası) arasındaki ilişkiye bağlıdır. Yağış oluşumu için havanın nem yüklenerek doyma noktasına ulaşması ve bağıl neminin % 100 olması gerekir.

MUTLAK, MAKSİMUM VE BAĞIL NEM İLİŞKİSİ
Mutlak Nem (Varolan Nem) = Maksimum Nem (Doyma Miktarı) Bağıl Nem = %100 Hava neme doymuştur.
Mutlak Nem (Varolan Nem) > Maksimum Nem (Doyma Miktarı) Bağıl Nem > %100 Havada nem fazlası bulunur.Bu fazlalık yoğunlaşarak yağış biçiminde yeryüzüne döner.
Mutlak Nem (Varolan Nem) <> yani nem açığı bulunur. Nem açığının kapanması için hava sıcaklığının azalması ya da havanın nem yüklenmesi gerekir.

UYARI : Soğuk bölgelerde havanın doyma miktarı düşük olduğu için bu bölgelerde bağıl nem yüksektir. Çöl bölgelerinde ise havanın doyma miktarı yüksek olduğu için, hava kütlesi soğuk bölgelerden daha çok mutlak nem içerse bile bağıl nem miktarı 
düşüktür.
Yoğunlaşma
 
Atmosferdeki su buharının gaz halden sıvı ya da katı hale geçmesine yoğunlaşma denir. Yoğunlaşmanın temel nedeni sıcaklığın düşmesidir.

Yoğunlaşma Çeşitleri

Havanın Alttan Soğumasına Bağlı Yoğunlaşma

Bu tip yoğunlaşma ile sis oluşur. Yatay ya da yataya yakın hareket eden ılık ve nemli bir hava kütlesinin kendisinden daha soğuk bir zemin üzerinden geçişi sırasında içindeki su buharının su zerrecikleri şeklinde yoğunlaşmasına sis denir.

Hava Kütlesi Sisi
Genellikle hava hareketlerinin yatay yönde ve yavaş olduğu yerlerdeki ısı kaybı sonucu oluşan sislerdir.

Kara Sisi (Radyasyon Sisi)
Kara sisleri sıcaklık terselmesinin görüldüğü yerlerde ve dönemlerde kara içlerinde oluşur.
Sıcaklık Terselmesi : Bazı dönemlerde yerin aşırı enerji kaybetmesi, dağlardan çukur alanlara soğuk havanın inmesi, sıcak havanın üstüne soğuk havanın gelmesi ya da alçalan havanın alt bölümlerinin soğuması gibi nedenlerle hava tabakasının sıcaklığı yerden yükseldikçe düzenli olarak azalmaz. Belirli bir yükseltiye kadar artan sıcaklık sonra yeniden düzenli olarak azalmaya başlar. Bu olaya sıcaklık terselmesi denir.
Kıyı ve Deniz Sisi (Adveksiyon Sisi)
Yatay hava hareketleri sonucunda ılık ve nemli hava kütlesinin kendinden daha soğuk zemin üzerinden geçtiği kıyılarda ve deniz üzerinde oluşan sislerdir.
Örneğin İngiltere’de batı rüzgarlarının ve Gulfstream sıcak su akıntısının etkisi ile bu tip sisler yıl boyunca görülür.

Yer şekli Sisi (Orografik Sis)
Yamaç eğimi az olan yerlerde ılık ve nemli hava kütlesinin yamaç boyunca yükselmesi ve bunun sonucunda içindeki su buharının soğuyarak yoğunlaşması ile oluşan 
sislerdir.
Cephe Sisi
 
Sıcaklık ve nem bakımından farklı hava kütlelerinin karşılaşma bölgelerinde, sıcak hava soğuk hava üzerinde yükselir. Yükselen sıcak havada olan yoğunlaşmalar sonucunda soğuk hava içine su buharı katılır. Nem miktarı artan soğuk havanın yoğunlaşmasıyla sis ya da bulut oluşur.

UYARI : Sis yoğunluğu havanın nem taşıma kapasitesine bağlı olduğundan, gece daha fazladır.

Yükselen Havanın Soğumasına Bağlı Yoğunlaşma
Bu tip yoğunlaşma ile bulut oluşur. Bir hava kütlesinin dikey yönlü hareketi sırasında, yerden yükseldikçe içindeki subuharının su zerrecikleri şeklinde yoğunlaşmasına bulut denir. Bulutların güneş ışınlarını engelleyici etkisi ile yeryüzünün aşırı ısınıp 
soğuması önlenir.
Bulutluluk Oranı
 
Gökyüzünün bulutlarla kaplı olma oranıdır. Bulutluluk nefometre ile ölçülür. Bulutluluk oranının yüksek olduğu (her mevsim bol yağış alan) yerlerde güneşli gün sayısı azdır. Örneğin İngiltere’de, batı rüzgarlarının ve sıcak su akıntılarının etkisiyle hemen her mevsim yağışlı ve güneşli gün sayısı azdır.

UYARI : Bulut kümelerinin altının düz olması yoğunlaşmanın aynı seviyede olduğunu 
gösterir.
 
Nefometre : Bulutluluk gökyüzünü kaplayan bulutların miktarı 10 ya da 8 eşit parçaya bölünmüş ve nefometre adı verilen bir araç ile ölçülür. Nefometre ufku kaplayacak şekilde tutularak bulutla kaplı pencereler sayılır. Bulutla kaplı pencere sayısının tüm pencere sayısına oranı da bulutluluğu verir.

Bulut Tipleri
 
Bulutlar yüksekliklerine göre incelenir.
Yüksekliklerine göre bulutlar 3 gruba ayrılır:

Yüksek Bulutlar
 6000m’nin üstündeki hava katmanlarında su buharının buz şeklinde yoğunlaşması ile oluşan bulutlardır. Bu seviyelerdeki su buharı azlığına bağlı olarak görünüşleri tüy şeklindedir. Bunlara genel olarak sirrus adı verilir.UYARI : Kümülonimbus bulutları dikey yönlü hareketlerinin fazla olması nedeniyle her üç (alçak, orta, yüksek) seviyeye de yayılabilen bulutlardır.



3000 – 6000 m arasındaki yükseltilerde yoğunlaşmalara bağlı olarak oluşan bulutlardır. Bunlara alto bulutları adı verilir. Genellikle beyaz renklilerdir.

Alçak Bulutlar

Yeryüzü ile 3000 m arasında oluşan kalın, yoğun ve koyu görünüşlü bulutlardır. Yoğunlaşma hızlı ve kısa sürede olursa küme şekilli yoğun yağış bırakan bulutlar oluşur. Eğer yoğunlaşma yavaş ve uzun sürede olursa tabaka şekilli ve uzun süren 
çisinti şeklinde yağış bırakan bulutlar oluşur.

Okyanus Akıntıları ve Kıyı Tipleri


Okyanuslar ve Denizler

Deniz Suyunun Hareketleri
Deniz suları akarsular, rüzgarlar, buzullar gibi aşındırma ve biriktirme yolu ile yeryüzünü şekillendirir. Deniz suları çeşitli etkenlerle hareket etmektedir. Bu hareketlerden en etkili olanlar,
  • Dalgalar
  • Gel-git
  • Akıntılar

Dalgalar
Dalgalar, deniz ve göllerdeki kuzey sularının periyodik salınımlarıdır. Dalga oluşumunun temel nedeni rüzgarlardır. Deniz yüzeyini yalayarak esen rüzgarlar, sürtünme nedeniyle durgun sulara hareket kazandırır. Deniz yüzeyi pürüzlenir ve sürekli biçim değiştirir. Deniz yüzeyinin salınım hareketine dalgalanma deniz yüzeyinde beliren pürüze dalga denir.
Rüzgarlar dışında depremler, volkanik hareketler ve deniz altında çökmelerde dalgaları oluşturur. Bu tür dalgalara tsunami denir.


Dalga Aşındırma Şekilleri
Dalga aşındırmasına abrazyon denir. Dalgalar, üç biçimde aşındırma yaparak kıyıları şekillendirirler :
  • Su kütlesinin kıyıya çarparken yaptığı basınç etkisiyle kıyı aşındırılır.
  • Dalga içindeki kum, çakıl gibi maddelerin kıyıya şiddetli çarpmasıyla kıyı aşındırılır.
  • Deniz suyunun kıyıdaki tabakaları eritmesiyle (kimyasal yolla) kıyı aşındırılır.

Dalga aşındırma şekilleri
Falez (Yalıyar) : Dalgalar aşındırma yaparken önce çarptıkları kıyı boyunca bir çentik açar. Buna dalga oyuğu denir. Dalga oyukları derinleştikçe üzerindeki kütleler kopar ve düşer. Böylece kıyı boyunca diklikler oluşur. Bu dikliklere falez ya da yalıyar adı verilir. Türkiye’de, Karadeniz ve Akdeniz kıyılarında güzel falez örnekleri 
görülmektedir.
Kıyı Aşınım Düzlüğü : Dalgaların kıyıyı kara içine doğru aşındırması ve kıyıyı geriletmesi ile oluşan falezler önünde az eğimli bir yüzey gelişir. Kıyı aşınım düzlüğü yada abrazyon platformu adı verilen bu düzlüklerin üzeri genellikle kum ve çakıllarla kaplıdır.
UYARI : Dalga ve akıntılar dik kıyılarda aşındırma; alçak ve basık kıyılarda ise biriktirme yolu ile kıyıyı şekillendirir.

Kıyı Birikim Şekilleri
Denizin sığlaştığı yerlerde, dalgalar ve akıntılar tarafından taşınan maddelerin biriktirmesi ile oluşan şekillerdir.
Kumsal : Kıyılarda dalga ve akıntıların taşıdıkları maddeleri biriktirmesi ile oluşan alanlara kumsal denir. Girintili-çıkıntılı bir kıyıda dalgalar, denize çıkıntı yapan dik burunlarda aşındırma, buradan kopardıkları maddeleri koy içlerine taşıyarak kumsalların oluşmasını sağlar. Bu nedenle kumsallar genellikle koy içlerinde yer alır ve bir şerit halinde uzanır.
Kıyı Kordonu (Kıyı Oku) : Dalga ve akıntıların kıyıdan taşıdıkları maddeleri küçük koylarda biriktirmesi ile oluşan, bir ucu karaya bağlı ve deniz doğru ok şeklinde uzanan yığıntılardır. Kıyı kordonu bir koyun önünü kapatacak şekilde gelişirse kıyı kordonu gerisinde lagün oluşur.
Lagün (Deniz Kulağı) : Kıyı kordonunun bir koyun önünü kapatması ile oluşan göllere lagün, deniz kulağı ya da kıyı set gölü denir.
Örneğin Büyük Çekmece, Küçük Çekmece ve Terkos gölleri birer lagündür.

Tombolo (Bağlama Seti) : Kıyı okları karaya yakın adalara doğru oluştuklarında, zamanla ada ile ana kara birbirine bağlanır. Oluşan bu şekle tombolo denir. ÖrneğinMarmara Bölgesi’ndeki Kapıdağ Yarımadası bir ada iken, tombolo ile ana karaya bağlanmıştır. Ayrıca Sinop ili de bir tombolo üzerinde kurulmuştur.
Gel – Git
Gel-Git, Ay’ın ve Güneş’in çekim gücünün etkisiyle Dünya’daki su kütlelerinin alçalması ve yükselmesi olayıdır. Ancak Ay, Dünya’ya en yakın gök cismi olduğundan gel git olayında daha etkilidir. Bir yerdeki gel-git, gün içinde 2 kabarma 2 çekilme biçiminde 6 saatte bir gerçekleşir. Bu seviye değişmelerinde her gün bir önceki güne göre 50 dakikalık bir gecikme olur. Çünkü ay, Dünya’nın çevresindeki dönüşünü 24 saat 50 dakikada tamamlamaktadır.
UYARI : Gel-git genliğinin fazla olduğu denizlerde akarsu ağızlarında haliçler, az olduğu denizlerdeki akarsu ağızlarında ise delta oluşur. Türkiye’deki denizler iç deniz olduğu için gel-git belirgin değildir. Bu nedenle akarsu ağızlarında haliç oluşmaz.


Gel-Git Genliği
Suların kabarma ve alçalması arasındaki seviye farkına gel-git genliği denir. Gel git genliği, okyanus ortalarında 60-80 cm, iç denizlerde 30 cm, kenar denizlerde 80-120 cm arasındadır.
Bir yerdeki gel git genliği, ay ve yıl içinde de değişir.
Ay içinde : Ay içinde yeniay ve dolunay dönemlerinde gel-git genliği büyüktür. Çünkü bu dönemlerde Ay’ın çekim gücüne Güneş’in çekim gücü de eklenir.
Yıl içinde :Yıl içinde 21 Mart – 23 Eylül tarihlerinde gel git genliği büyüktür. Çünkü bu dönemlerde Ay’ın çekim gücüne Güneş’in çekim gücü de eklenir.



Okyanus Akıntıları
Akıntıların yönleri ile hakim rüzgar yönleri arasında sıkı bir ilişki vardır. Her iki yarım küre okyanuslarında hakim rüzgar sistemlerine bağlı olarak kapalı akım dairleri oluşmuştur.
Kuzey Amerika kıtasının doğu kıyısı boyunca güney enlemlere doğru inen Labrador soğuk su akıntısı ile Batı Rüzgarları ile Meksika körfezinden İskandinav yarımadasına kadar ulaşan Golfstream sıcak su akıntısı en önemlileridir.

Kıyı Tipleri
Yer şekillerinin uzanış yönüne, kıyıdaki tabakaların özelliğine ve etkili olan dış güçlerin niteliğine bağlı olarak çeşitli kıyı tipleri belirmiştir. Bunlar, boyuna, enine, alçak, rialı, volkanik, haliçli, fiyordskyer ve resifli kıyılardır.

Boyuna Kıyılar : Dağların kıyıya paralel uzandığı kıyı tipidir. Bu kıyı tipinde; Dağlar denize paraleldir. Kıyıda girinti-çıkıntı azdır. Kıta sahanlığı (şelf) dardır. Doğal limanlar azdır. Deniz etkileri içerilere fazla sokulamaz. Yüksek, falezli kıyılardır. Boyuna kıyıların özel bir türü Dalmaçya tipi kıyılardır.
UYARI : Haliçli, fiyordlu, volkanik, skyerwatt ve mercan kıyı tipleri Türkiye’de görülmez.

Enine Kıyılar : Dağların denize dik uzandığı kıyılarda, dağlar arasındaki çöküntü alanlarının deniz suyu altında kalmasıyla oluşmuş kıyılardır. Bu kıyı tipinde dağlar denize dik uzanır. Kıta sahanlığı (şelf) geniştir. Kıyı çok girintili, çıkıntılıdır. Koy, körfez ve limanlar fazladır. Denizel iklim içerilere kadar sokulur. Kıyı birikinti ovaları fazladır.

Alçak Kıyılar : Geniş ovaların bulunduğu yerlerdeki kıyı tipidir. Bu kıyı tipinde kıyı çizgisi genellikle düz olup, kıyı okları ve kıyı setleri fazladır. Alçak kıyıların özel bir tipiWatt tipi kıyılardır.

Watt Kıyı Tipi : Gel-git olayının belirgin olduğu alçak kıyılarda sular çekildiğinde deniz dipleri yüzeye çıkar. Bu durumun görüldüğü yerlerdeki kıyı tipine Watt kıyı tipi
 denir.
Rialı Kıyılar : Nispeten yüksek ve akarsularla derin bir şekilde yarılmış olan bir alanda, vadilerin aşağı kesimlerinin sular altında kalmasıyla oluşan kıyı tipidir.

Volkanik Kıyılar : Oluşumları volkanizmaya bağlı adaların kıyı tipidir. Her taraftan dalga aşındırmasına uğrayan volkanik kıyılarda gelişkin falezler ve dar kıyı aşınım düzlüğü vardır. En güzel örnekleri Hawai ve Endonezya adaları kıyılarında 
görülmektedir.
Haliçli Kıyılar : Yükseltisi az ve akarsularla hafifçe yarılmış bir platonun veya tepelik bir alanda bulunan vadilerin aşağı kesimlerinin sular altında kalmasıyla oluşan kıyı tipidir. Haliçli kıyıların özel bir türü limanlı kıyılardır.

Limanlı Kıyılar : Haliçlerin ağızlarının, zamanla kıyı okları ile kapatılarak, açık deniz etkilerine karşı korunaklı koylar haline getirilmesi sonucu oluşan kıyılardır.

Fiyord Kıyılar : Buzulların oluşturduğu U şeklindeki vadilerin sular altında kalmasıyla oluşan kıyı tipidir.

Skyer Kıyılar : Örtü buzullarının oluşturduğu hörgüç kayalar ile moren depoların oluşturduğu tepelerin sular altında kalmasıyla oluşan kıyı tipidir.

Resifli (Mercanlı) Kıyılar : Mercan resiflerinin kıyılarda oluşturdukları özel bir kıyı tipidir. Sıcak kuşağa özgüdürler Resifin oluşum şekline göre kenar resifi, set resifi ve atoller olarak alt tiplere ayrılır. Atoller çember şeklinde kıyılar oluşturur.